Soma içesinde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 5’i tutuklu 51 sanıklı davanın, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde 22’nci duruşmanın oturumlarına devam edildi. Duruşmada ikinci bilirkişi raporundan sonra, şirketin patronu Alp Gürkan’la birlikte hakkında dava açılan Hayri Kebapçılar savunmasını yaptı. Davayla sonradan dahil edildiğini söyleyen Kebapçılar, “Savcının isnatlarına ve bilirkişinin suçlamalarına hukuki olarak katılmak mümkün değil. İlk soruşturmada hakkımda kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Son bilirkişi raporunda suç isnat edildi, suç yaratıldı” dedi.
Soma’da 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen faciada, 301 madencinin yaşamını yitirmesi ardından başlatılan adli soruşturmada, haklarında, ‘Olası kastla öldürme’, ‘Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma’, ‘Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama’ suçlarından 301 kez, 2 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan toplam 51 sanığın yargılanmasına, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki 22’nci duruşmanın oturumu ile devam edildi. Yoklamayla başlayan duruşmada tutuksuz sanıkların esasa ilişkin savunmalarının alınmasına geçildi. Duruşmada ilk olarak ikinci bilirkişi raporundan sonra şirketin patronu Alp Gürkan’la birlikte hakkında dava açılanlar arasında yer alan Hayri Kebapçılar savunmasını yaptı. Davayla sonradan dahil edildiğini söyleyen Kebapçılar, “Savcının isnatlarına ve bilirkişinin suçlamalarına hukuki olarak katılmak mümkün değil. İlk soruşturmada hakkımda kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Son bilirkişi raporunda suç isnat edildi, suç yaratıldı. Ben firmada çalıştığım sırada sağlık sorunlarım nedeniyle işi bıraktım. Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’de hiçbir zaman görevim gereği karar veren makamda olmadım. Teknik sorumlu müdür yardımcısıydım, sonradan sağlık sorunlarımdan dolayı projelerden sorumlu müdür yardımcılığına geçirildim ve haftanın iki günü çalışıyordum” dedi.
Zaman zaman araya giren Mahkeme Başkanı Salih Pehlivanoğlu’nun soruşturmaya ilişkin sorularını da cevaplandıran Hayri Kebapçılar, şirketteki üretim baskılarına yönelik suçlamalarla ilgili olarak, “Şirketten aldığım pirim üretime bağlı olarak değişmedi, sabit kaldı. Maaşım da diğer sorumlulardan düşüktü” diye konuştu. Projelerin uygulanışları hakkında da bilgi veren Hayri Kebapçılar, “Yapılan projeler Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nden (MİGEM) onaylandıktan sonra yapıldı. Projelerin uygulanması denetlenmesi hiçbir zaman benim görevim olmadı. Onaylar, MİGEM, Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın tekelindedir. Projelerde aykırılık varsa planın değiştirilmesini TKİ isterdi. TKİ projeyi uygularsa MİGEM’e gider, projenin uygulanabilirliği incelenirdi. Projelerin aksaması durumunda ağır yaptırımları vardı, bunun için önemle üzerinde durulması gerekiyordu. En ufak ihmal dahi yaptırımlara neden oluyordu. Denetimlerde de zaten kanuna aykırı projeler bulunmadı” diye konuştu.
Sık sık bilirkişilerin raporlarına atıfta bulunan Hayri Kebapçılar, “Bilirkişiler raporlarında projeleri incelememişler. İnsan hayatlarının hiçe sayıldığı intibağı vermişler bu nedenle hatalıdır. 35 yıllık meslek hayatımda çeşitli kademelerde bulundum. Benim hayatımda ilk kez böyle bir olay yaşandı. Kaza kesinlikle öngörülemeyen bir olaydı. Bu kadar hızlı bir gaz, duman olmaz. 50 PPM’de sensörler zaten ikaz verirdi. Şu ana kadar kazaya dair söylenenlerin hepsi varsayım, hiçbirisi kanıtlanamadı. Bu kadar hızlı duman yayılmasına ne neden oldu ben de bilemiyorum. Kaza hepimizi derinden yaraladı. Beraatimi istiyorum” dedi.
MEHMET ALİ GÜNAY ÇELİK SAVUNMA YAPTI
Duruşmada daha sonra tutuksuz sanıklardan Mehmet Ali Günay Çelik savunmasını yaptı. Bilirkişi raporlarını eleştiren Mehmet Ali Günay Çelik şunları söyledi:
“İlk bilirkişi raporunda topuk kömürünün yandığı vardı. İkinci bilirkişi raporunda bunun olmadığı ortaya çıktı. İkinci bilirkişi raporunda da metan yazılıydı ve ben neden orada metan olmadığını ayrıntılarıyla daha önce açıkladım. Metan hızla yanar diyorlar. Ocak içerisinde yakındaki insanların zarar görmemesi, bunun metan olmadığını ortaya koyar. Eski imalatların eksik incelendiğine dair de suçlamalar var. Bu iddiaya işçiler ifadelerinde yanıt verdi, böyle olmadığına dair yanıt verdi. Ocak içerisinde emniyetçiler de vardı sensörler de. Gaz ölçümünün olmadığına dair iddialar hayatın olağan akışına ters. Eski imalatların önünde sensörler vardı, emniyetçiler vardı. Daha önce kömür çıkartılan bölgelere kül veriyorduk.”
Gaz maskelerine yönelik suçlamalar konusunda da savunmasını yapan Mehmet Ali Günay Çelik, “Gaz maskelerinin bakımı belli periyotlarda yapılırdı. Bunu tekniker arkadaşımız yapardı. Zaten rutin olarak yapılırdı. Arızalı olanlar değiştirilirdi. Benim görevim maskelerin işçilerin üzerinde takılı olup olmadığına bakmaktı” dedi.