Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul 4Aralık Dünya Madenciler Günü nedeniyle bir mesaj yayınladı.
Akçul açıklamasında şu ifadelere yer verdi, “Roma imparatorluğu döneminde babasının zulmünden kaçan Azize SANTA BARBARA’NIN Madencilerin çalıştığı bir mağaraya sığınması ve onlardan gördüğü şefkat üzerine kurulu bir hikâyenin önce ülkemizde daha sonra Avrupa ve tüm Dünyada kabul gören bir güne dönüşmesiyle 4 Aralık, Madenciler günü olarak kutlanmaktadır. Dünyada ve ülkemizde bu kutsal mesleği icra eden bütün emekçilerimizin madenciler gününü kutluyoruz.
Bizler, tekelleşen ya da tekelleştirilmeye çalışılan diğer özel günler gibi madenciler gününü bir güne sığdırmaya çalışamayız. İşkolumuz dünyanın en tehlikeli ve en riskli işkoludur. Madencilerimizin sorunları ve zorlukları sadece bir günde dile getirilmemelidir. Bu alanda örgütlü bir sendika olmamız ve bütün zorlukları yaşayarak bilmemiz sebebiyle hassasiyetimiz ve yaklaşımımız herkesten biraz daha farklı. Tabi ki madenciler günü, madencilerimizi anmak, onlar için algı yaratmak, kamuoyunu madencilerimizin sorunlarına karşı duyarlı hale getirmek ve madencilerimizin ne kadar onurlu bir meslek icra ettiklerini hatırlatmak açısından bizlere olanak sağlayan bir gün.
Bizim temas etmek istediğimiz nokta ise, madencilerimizin hak ettikleri değeri bir günde değil, her gün görmeleri. Türkiye Maden İşçileri Sendikası olarak, işkolumuzun yıllardır çözüm bekleyen sorunlarını konferanslarda, çalıştaylarda, seminerlerde, mitinglerde, medyada ve bürokratik resmi her platformda dile getirmeye çalışıyoruz. Sadece dile getirmekle kalmıyor aynı zamanda çözüm noktasında mücadele ediyor, eylemlerimiz ve tutumlarımızı da bu yönde geliştiriyoruz. Dolayısıyla madencilerimizi yalnızca bugün değil, her gün konuşmaya, sorunlarını dile getirmeye ve onlar için mücadele etmeye devam edeceğiz. Kamuoyundan beklentimiz de, sesimizi sadece 4 Aralık’ta değil gerektiği her gün bizlere kulak vermesi ve duymasıdır.
Dünyanın en riskli ve tehlikeli işkolu olan madencilik sektörünün kamuoyundaki algısı da hüzünlüdür çünkü nerede madenci ya da madencilik kelimeleri telaffuz edilse, herkesin aklına ölümler, ölümlü iş kazaları, yangınlar ve göçükler gelir. Çünkü madencilerimiz sadece ölünce, yaralanınca, göçük altında kalınca akıllara gelir ya da yılda sadece bir gün 4 Aralık Madenciler Gününde.
Madencilerimizin bir çok sıkıntısı vardır ve en önemlisi de iş kazalarıdır. Kanunlarda ve mevzuatta güzel bir ivme yakalanmış ve bir çok iyileştirme yapılmış olsa da, kazaların devam etmesi ve yaşanan kayıplar, uygulamadaki başarısızlığı ortaya koymaktadır.
Çalışanların ekonomik ve sosyal sorunları, eğitimsizlik, çalışanların ve firmaların deneyimsizliği, caydırıcı denetimlerin yapılamaması, üretim baskısı ve zorlayıcı unsurlar gibi çok boyutlu sebepler ortadan kalkmadığı sürece de bu acıları yaşamak kaçınılmaz olacaktır.
Üretim baskısını yani psikolojik şiddeti ortadan kaldıracak, Mevzuat gereği değil, insan odaklı düşünecek, Üretimi; sağlıklı, güvenli ve huzurlu bir ortamda gerçekleştirecek yetiye ve imkânlara sahibiz.
Hepimizin toplumsal bir bilinç ve toplumsal bir sorumluluk oluşturma mecburiyeti vardır. Kamu, işveren, sendikalar, meslek odaları, bu alanda bilim üreten akademisyenler ve hatta vatandaşlarımız el birliği, gönül birliği yapmalıyız. Tek bir madencimizin burnunun dahi kanamaması için de seferber olmalıyız.
Madencilerimizi bugün anmalıyız, onlara kulak vermeliyiz, süslü şiirler, akrostijler, dörtlükler yazmalı resimler de yapmalıyız ama her şeyden önce onları hayatta tutmalı, hayata tutundurmalıyız. Madencilerimizi öldürmeden ölümsüzleştirmeyi öğrenmeliyiz.
Soma faciasında ve diğer maden ocaklarında şehit düşmüş bütün emekçilerimizi rahmetle, saygıyla, şükranla anıyor, bütün maden emekçisi kardeşlerimin Madenciler Günü’nü tekrar kutluyoruz.”