Başhekim Çağlayan açıklamasında şu ifadeleri kullandı, “Mart ayından bu yanan hastalarla iç içeyiz. Hergün hastalarla sık sık polikliniklerde, acil serviste geziyoruz dolaşıyoruz, hastaların içersinde dolaşıyoruz.
Kasım ayında Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi bu sayılar ilçemizde de artmaya başladı. Yoğunbakımları ve acil servisleri daha sık ziyaret etmeye başladık. Benim hastalığı kapma süreci bu döneme tekabül etti. Kasım ayının 20’si gibi sabah saatlerinde birden bire nezle burun akıntısı hapşurma şikayeti başladı. İlk aşamada bu nezlemi diye düşündüm ancak öğleye doğru hafiften terleme olunca bir sürüntü vererek arkadaşlarımızı da çevremizden uzaklaştırdık. Akşam saatlerinde pozitif olduğunu öğrendim. Hastanemizden bakanlığımızın verdiği ilaçları kullanmaya başladım. Diğer ilaçlarımı da pozitif çıkınca kullanmaya başladım. İkinci gün hafif ateş devam etti asıl şikayetler 2. gün başladı. Hafif sırt ağrısı ve sonra devam eden eklem ve kas ağrısı ile baş ağrısı başladı. Sersemlik ve kafayı kaldıramama hali başladı. Daha önce tabiki nezle ve grip geçirdim ailesel olarak Akdeniz Ateşi hastasıyım. Bu atakları da geçirdim. Bu kadar ağır bir hastalık geçirdiğimi hiç hatırlamıyorum. Böyle üzerimizden kamyon geçmiş gibi 5-6 günlük süreçte çok rahatsız edici süreç oldu. 3. gün isal bulguları başladı. Hafif bulantı kusmalar oldu. Halsizlik, başağrısı, eklem ve sırt ağrısı bütün hastalık süresince devam etti. 6. ve 7. güne kadar günün neredeyse sadece 5-6 saat bir süre uyanık kalıyordum. Uyumuyorsunuz ama sersemlik hali devam ediyor. Hep diyorlarya evdesiniz dizi, televizyonda istediğiniz filmleri seyret. Olmuyor arkadaşlar o kadar sersemlik yapıyorki bir diziye konsanre olamıyorsunuz. Bir kitabı açıp okuyamıyorsunuz. O kadar olumsuz etkileri var.”
“Hastanede tedavi görenlerin süreci daha ağır geçiyor”
“Hastalık sürecinde kendinizi evde izole ediyosunuz sevdiklerinizi göremiyorsunuz. Bu birçok hastanın şikayet ettiği bir durum. Ancak hastaneye yatanın süreci daha ağır geçiyor. Ben tedavimi evde tamamladım bu nedenle kendimi yine de şanslı hissediyorum. Hastalığı ağır geçirmiş olmama rağmen hastane sürecim olmaması zatüre sürecimin gelişmemesi benim için büyük bir şanstı. Ağır bir hastalık süreci geçirdim.”
“Hastalığın uzun dönem etkilerini bilmiyoruz”
“Bugün hastalığın üzerinden 20 gün geçti hafif halsizlik dışında bir etki görünmüyor. Bu hastalık sadece nezle grip, ya da sadece akciğeri etkileyen bir hastalık değil. Bu hastalığın henüz biz sadece kısa dönem etkilerini biliyoruz. Halkımızın bunu iyi anlaması lazım. Bu hastalık damarları, kalbi etkileyen beyni etkileyen sistemik bir hastalık. Uzun dönem etkilerini gerçekten bilmiyoruz. Bilim dünyası araştırıyor.
Özellikle son dönemde kalp krizi geçiren hastaların ölüm sebebinin bu hastalık olduğunu düşünüyoruz. Çünkü damarlarda iltihap yapıyor, bu iltihap tıkanıklığa sebep oluyor. İnme geçiren bazı hastaların sebebinin bu hastalık olduğunu düşünüyoruz. Böbrekleri de bütün damarları da etkiliyor. Uzun dönem etkileriyle ilgili bilim dünyası araştırıyor.”
“İlaçlar başka hastalıklara neden olmuyor”
İlaçların olumsuz etki yaptığı iddialarıyla ilgili de konuşan Çağlayan, “Biz hastalığa yakalanan herkese sürüntüsünü aldığımız anda eğer şikayetleri var ise ilaç başlıyoruz. Bu ikili ilaçtan bir tanesi virüsü öldüren antiviral dediğimiz favipiramir ilacı, diğeri de yıllarca sıtma tedavisinde ve romatizma tedavilerinde kullanılan Klorokin ilacı. Biz bu iki ilacı da aktif olarak hastalarımıza mutlaka veriyoruz. İlk gün 8’er adet kullanılan bu ilaçlar hiçbir şekilde kalp hastalığına ya da başka bir hastalığa vücutta neden olmaz. Bunların bizim bildiğimiz en önemli yan etkisi karaciğerlerde bir miktar enzimlerde yükselme yapıyor. Kalp krizi ya da başka bir hastalığa neden olması söz konusu değil tam aksine bu ilacı erken verirsek zamanında kullanırsak hastalık akcişğerlere inmiyor, zatüre gelişmiyor, hastalığı daha hafif atlatıyor. Bu ilaçların kullanılması sosyal medyalarda ve basındaki iddiaların aksine çok çok önemli.”
“Kendimizi ve sevdiklerimizi tedbirlerle koruyabiliriz”
Hastalık toplumumuzda yaygınlaştı. Bütün ülke genelinde olduğu gibi ilçemizde de yaygınlaştı. Hastalığa karşı 3 temel kurala maske, mesafe ve hijyen çok önemli. Mevsim kış kalabalık ortamlardan uzak duruyoruz. Girmek zorundaysakta ortamı sık sık havalandırıyoruz. Maskemizi asla çıkarmıyoruz. Bunlara çok dikkat edersek bu hastalıktan korunma şansımız var. Sevdiklerimizi de koruma şansımız var.”