İnsanlık tarihi boyunca birçok salgın gördü. İspanyol gribi, veba, sars, mers, domuz gribi, ebola gibi birçok salgın ile mücadele etti. Kimi zaman yüksek ölüm kimi zaman da salgın sonrası ekonomik darboğaz ile savaştı.
Biyolojik bir canlı olan insan için bu durumlar yaşanabilecek olumsuzluklar olsada etkileri açısından yeni salgınlar öncesi bize tecrübe kazandırdı.Ama gününüzde küresel ve ulusal olarak mücadele ettiğimiz bir salgın varki,diğerlerinden klinik etkilerinden çok sosyal etkileriyle de ön plana çıkmaya başladı.
KORONA; Evet salgınların en medyatiği,en hızlısı ve bize birçok farklı duyguyu hissettiren salgın…
Çin’de ortaya çıkan ve kısa biz zaman aralığında tüm Dünya’ya yayılarak pandemi olarak ilan edilen korona ülkemize de ulaşmıştı. Devletimizin tüm erkleri ile birlikte önlem aldığı ve sosyal kampanyalar ile yayılımını önlemeye çalıştığı korona, bize farkında olmadan birçok şey de kazandırmaya başlamıştı.
Önce okullar tatil ediliyor,sonrasında topluluk barındıran mekanlar kapanıyor, 65 üstü ve kronik hastalarımız için sokağa çıkma yasağı geliyor ve evde kal kampanyası başlıyordu.
İnsanımız çok sevdiği el öpmek, öpüşerek selamlaşma kayboluyor, tokalaşmak unutuluyordu…
Misafirliğe gitmeyi bırakın aramızda metreler ile ölçülen mesafeler koyuyorduk…
Dünya doğru temizliği yeniden öğreniyor, herkesin ve her kesimin eşit olduğunu yeniden görüyorduk…
Okula gitmeye naz eden çocuklarımız, okullarını özler hale gelmeye başlıyordu…
Sadece zorunlu alışverişlerimizi yapıyor,gereksiz israfı fark etmeden önlüyorduk…
Fırsatçılar kendilerini deşifre ediyor, yardımseverler kahraman gibi ortaya çıkıyordu…
Son günlerde siddete maruz kalan sağlıkçılar,alkışlarla kahraman ilan ediliyordu…
Siyaset bir tarafa bırakılıyor, her kesimin takdir ettiği bir bakan öne çıkıyordu…
Tüm sayılar unutuluyor, günlük hastalık ve ölüm sayılarını takip etmeye başlıyorduk…
Farkında olmadığımız sağlığımızın önemini bu zamanlarda limitsizce hissediyorduk…
İş yoğunluğuyla ihmal ettiğimiz eşlerimiz ve çocuklarımızla evimizde saatlerce hatta günlerce sohbet ediyor, zaman geçiriyorduk…
Bayramlarda bile olsa ziyarete gitmediğimiz büyüklerimizi ne kadar sevdiğimizi hatırlıyor, önemsememizle birlikte onları korumak için artık ziyaret bile edemiyorduk…
İnsanın aklına bunca şeyi gördükten sonra bir soru geliyordu.
Korona bize yaradanımızın bir ültimatomu muydu yoksa insanın özüne dönmesi için bir fırsat mıydı???
Elbette insanlık,tüm Dünya ve ülkemiz bu salgının üstesinden gelecek ve eski günlerimize döneceğiz. Fakat bu durum “Bir musibet bin nasihatten iyidir”diyen atalarımızı birkez daha haklı çıkarmıyor mu??
Korona bize olumsuzlukların içindeki unuttuğumuz güzellikleri, EVDE KALAN MUTLULUĞU göstermiyor muydu??
Belki aşısı hala bulunamadı ama sanırım korona bize ilk olarak mutluluk aşını buldurmuştu.
Dünyanın ve ülkemizin bu süreci kısa bir zaman diliminde atlatacağına inanıyor,herkesi tekrar evde kalmaya çağırıyorum.
Sağlık ve huzurla kalmanızı diliyor,hepinize selam ve saygılarımı sunuyorum.
Sancar DELİBALTA
Soma Devlet Hastanesi İdari ve Mali İşler Müdürü