CHP Manisa Milletvekili Vehbi Bakırlıoğlu, “Süt ineklerinin kesime gönderildiği bir dönemde Ulusal Süt Konseyi soğutulmuş çiğ süt tavsiye fiyatını 1 Ocak 2021 – 30 Nisan 2021 tarihlerini kapsamak üzere 2,80 TL/Litre olarak belirledi. Tarım ve Orman Bakanlığı bu döneme ilişkin litre başına soğutulmuş çiğ süt destekleme primini 40 kuruştan 30 kuruşa düşürdü. Böylece desteklemelerle beraber çiğ süt fiyatı 3,10 lira olarak belirlenmiş oldu. Oysa üreticinin beklentisi ve talebi çiğ süt fiyatının destekleme ile birlikte 3,60 olması idi.
Sürdürülebilir Üretim İçin Süt/Yem Fiyatı Paritesi 1,5 Olmalı
Bu pariteye göre üreticimiz talebinde haklıdır. Belirlenen yeni fiyat ile parite ancak 1,3’e çıkacaktır. O da yem fiyatlarına zam gelmezse… Hal böyleyken destekleme tutarının 40 kuruştan 30 kuruşa indirilmesinin mantıklı bir izahı yoktur.
Bu indirimin gerekçesi nedir?
2021 bütçesinde hayvancılık desteklemelerinde %6 azalma olacağını ve acı reçetenin ilk olarak hayvancıya, çiftçiye zerk edileceğini daha önce belirtmiştik ve bunu şiddetle eleştirmiştik. Bu tutum bize gelecek kara günler için bir ipucudur.
Yem Zammı Kapıda
Çünkü ne zaman çiğ süt fiyatı açıklansa yem fiyatları aşırı artıyor. Süt fiyatının 2,30 liradan, 2,80 liraya çıkarılmasında yem fiyatlarındaki aşırı artış dikkate alındı. Geçen yıl 70 lira olan bir torba süt yemi fiyatı bugün 130 liraya çıktı. Süt hayvancılığı yapanların en büyük endişesi bundan sonra yeme gelecek zamlar. Ulusal Süt Konseyi ne zaman fiyat açıklasa, yem fiyatları daha fazla artıyor. Yem fiyatlarında %10 luk bir artış bekleniyor.
Bu gerçekleşirse parite tekrardan eski haline düşecek, çiftçinin cebine bir şey girmemiş olacak. Gerçekte İşler Masa Başında Alınan Kararlarla Yürümüyor. Bilgi aldığım süt birliği başkaları gerçek fiyatın bu rakamın çok altında kaldığını söylüyorlar. Örneğin Samsun’ da süt birliği topladığı sütü 1,85 liradan satıyor. 25 kuruş toplayıcı bedeli, 5 kuruş birlik hakkı, çiftçinin eline sade 1 lira 55 kuruş geçiyor.
Yani destekle beraber bu rakam 2 lirayı bile bulmuyor. Manisa bölgesinde fiyatlar biraz daha iyi durumda. Ama yine de işletmeler zarar etmekten kurtulamıyor.
İşletmelerdeki Hayvan Sayısı Az
Ülkedeki hayvancılık işletmelerinin % 70’inin 10 ve daha az sayıda, % 86’sının 20 ve daha az sayıda hayvandan oluştuğunu düşünürsek küçük aile işletmeciliği şeklinde yapılan hayvancık karlı olamıyor. Üretici süt fabrikalarına, işletmelere mahkum oluyor.
Bu nedenle Türkiye’de üretilen sütün ancak yarısı destekleme kapsamında. Yılda üretilen 20 milyon ton inek sütünün, ancak 10 milyon tonuna destek veriliyor.
Önemli bir konuda zarar eden işletmelerdeki süt hayvanlarının kesime gönderilmesi. Son dönemde bir çok üretici üretimden çekilmiştir. Israrla üretim yapmak isteyenler ise sağım hayvanlarını kesime göndermek zorunda kalmıştır.
“Ana olmadan, dana olmaz” sözünden hareketle kesilen her inek, doğacak yavruların doğmaması demek. Doğmayan buzağı hayvan sayısının azalması, yine ithalata muhtaç olmak demek.
Hayvancılığın en büyük maliyet kalemi yem, Toplam maliyetin % 70’den fazlasını yem oluşturuyor. Şimdi yeme gelecek zammın endişesini yaşayan üreticiler, ne yapacaklarını kara kara düşünüyor.
Ne Yapılmalı?
Sürdürülebilir bir hayvancılık için küçük aile işletmeciliğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Bu arada tüketiciye de ucuz süt sağlamak gerekiyor. Çünkü insan beslenmesindeki hayvansal proteinin büyük kısmı süt ve süt ürünlerinden sağlanıyor.
Bunun için çiftçiyi mağdur etmeyecek, tüketiciyi de koruyacak bir sisteme ihtiyaç var. Tüm dünyada olduğu gibi desteklemelerin artırılması sayesinde üretici de tüketici de korunmuş olacaktır.” dedi.