27 yıldır Avusturalya’da Sidney’de New South Wales Universitesi’nde Maden Profesör olarak görev yapan Serkan Saydam, Sevgi ve Dostluk, Aydınlar Ocağı ve Manisa Lisesi Derneğinin özel davetlisi olarak geldiği Manisa Anemon Otelindeki ‘Geleceğimiz Madencilik’ seminerinde hem Uzay Madenciliği hem de Soma’da meydana gelen 301 madencinin yaşamına neden olan faciayla ilgili olarak çarpıcı açıklamalarda bulundu.
SAYDAM’IN İLK MESAJI SOMA MADEN ŞEHİTLERİ İÇİN OLDU
Saydam, seminerin açılışını ise Soma Maden Faciasını simgeleyen projeksiyon ile açtı.
Avusturalya’da alt katmanlardan yükselerek ‘ilk Maden Profesörü’ olarak tarihe geçmeyi başaran Prof. Dr. Serkan Saydam; Türkiye geçtiğimiz 2014 yılının 13 Mayıs’ında tüm dünyanın yakından hassasiyetle takip ettiği ve 301 madencinin hayatlarını kaybettiği Soma Maden Faciasıyla ilgili olarak;“Tüm dünyayı sarsan ve şaşırtan 301 madencinin yaşandığı Soma Maden Faciası bir kaza değil ihmal. Bu bizim hatamız. Kimse bu sorumsuzluktan kendisini ayıklamaya çalışmasın. Madenlerin merkezi Avusturalya’da iki kişi madende yaşamını yitirdi ülkede uzun süre nedenleri masaya yatırıldı. Soma’daki gibi bir facia olsaydı sonuçlarını düşünemiyorum. Soma’da masum olan tek grup varsa onlarda yerin binlerce altında ekmek paraları için kömür çıkartmaya çalışan maden işçileridir”
Binlerce kilometre uzaklıkta Okyanusu aşarak geldiği Manisa şehri Baba ocağına gelen Avusturalya’da görev yapan Maden Profesörü Serkan Saydam, ‘Dünyada ve Uzaydaki Madencilik’ konularında tüm dünya ülkelerini bilgilendirdiği gibi kendisini dinlemeye gelenlere seminer verdi. ANAP döneminde Manisa Milletvekilliği görevlerinde bulunan baba Faruk Saydam, Manisa Valisi Ahmet Deniz, Çevre eski Bakanı Rıza Akçalı, CBÜ ve farklı üniversitelerin öğretim üyeleri, belediye eski başkanları, Aydınlar ocağı başkanı Ergün Tuatay, Manisa Lisesi Derneği Başkanı Abidin Yatkın, Sevgi ve Dostluk Grubu Başkanı Recep Kafes ile çok sayıda Manisalı katıldı. Prof.Dr. Serkan Saydam, madenciliğin ilk çıkış ülkesi Avusturalya olduğuna işaret ederek;“Tüm ülkelerdeki Maden şirketlerin genel merkezi de Londra’da bulunuyor. Madenler ekonomik ve politik etkenlerden çabuk etkileniyor. Günümüz teknolojisi madenlerin kurtarıcı oldu. Madenlerde Teknolojiyi ne zaman arttırdıysak hem gelir hem de üretim arttı. Tabi ki dünyada otomotiv sektörü böyle çalışmıyor. Tüm dünya ülkelerindeki madenlerimizin ömrü 30-40 yıl arasında. Dünyamızın yaşı 4 milyar yıl doğal kaynakların azalması, kaynakların günden güne daha da derinleri inmesi, Bizlerinde görevi de o kaynakları derinlere inip çıkartmaktır. Madenleri etkileyen olumsuz etkileyen etkenlerin arasında Sosyal değişim, Teknolojik gelişmeler. Gelecekte maden üretimi ne olacak ? cevap aradığımız sorular var. Madenleri mutlak çevre dostu haline getirmeliyiz. Su ve Enerji büyük risk altında. Görünmeyen madenleri yaratmalıyız tabi ki bunu yaparken de Maden mühendisliğine nasıl eğitim verebilirliği düşünmeliyiz. Topluma madenciliği kabullendirmeyi sağlamalıyız. Madenciliğinde tabi problemleri var üç önemli problemler Sosyal onay, Yüksek maliyetler ve düşük verimlilik. Buna paralel dünya da maden işçilerinin maaşları sürekli artış gösteriyor. Madenlerde daha az atık bunun ilk çözümü doğadadır. Daha az atıklı madencilik gelecekte olmazsa üretimi arttıramazsınız. Yer altı madencilikte büyük sorunlar var. Yer üstünde problem yok. Yapay zeka robotların kullanılması gündemde. Teknoloji ile insan birlikte çalışarak madencilik kazınım sağlar. Madenciliğin gelecekteki yöntemi Robotlar otomasyonun yenilenmesi enerjide de mutlak suyun kullanımıyla sürdürülebilir madenciliğe ulaşılabilmek demektir. Çalışanların kalitesini madenlerde arttırmalıyız. Bilgisayarcılar Maden mühendisleri ile birlikte hareket etmeli.” Şeklinde ifade etti.
“GELECEĞİN MADENCİLİĞİ UZAY’DA
UZAY MADENCİLİĞİ TÜRKİYE’DE YAPILACAKTIR”
Yenilebilir Madencilik üzerine Nasa ile çalışmalarını da beraberinde yürüten ve yaşamının 27 yılını Madenciliğin gelişmesine adayan Avusturalya’daki Türk Maden Profesörümüz Saydam, Uzay’da uçsuz bucaksız alternatif enerjilerin olduğuna işaret ederek;“Geleceğin madenciliği Uzay ve Ay’da var. Avusturalya’daki madenler de güneş enerjisi ile üretim elde ediliyor. Fakat pahalı bir üretim.Ay’da ve Mars’ta bu işi yapabilirsek, Uzay Madenciliğine yönelmek gerekir. Geleceğin madenciliği bu. Sınırsız doğal kaynaklar Uzay’da var.Altın ve demir oluşturan maddelerin çoğu Uzay’dan gelmiş. Dediğim gibi Uzay’da sınırsız ve türünü bilemediğimiz maden türleri var.10 Milyondan fazla Astroit var. Bir astroit’ten dünyamızda bugüne kadar kullandığımız paslanmaz çelik üretebiliriz. Benim yaşamım bunu görmeye yetmez. Şunu açıkça ifade edebilirim ki Uzay madenciliği Türkiye’de yapılacaktır. Uzay madenciliğini insanlar yapmayacak robotlar üretim yapacaktır. Uzay’da suya ihtiyaç var. Bugün için maliyetler çok yüksek. Uzay’daki madenleri getirebilmemiz için Uzay’da gerekli suyu roketlerle fırlatarak bunu yapabiliriz. Japonya bu konuda yol aldı.400 milyon dolarlık araştırma merkezi kurarak Ay’ı benzin istasyonu olarak kullanacak. Su’da Hidrojeni alıp yakıt olarak dönüştürebilir. Maliyetine gelence Ay’da 1 kilo su 500 dolar. Uzay’a gelince bu maliyet ise 3000 Dolar’ı buluyor. Uzay’da madencilik fikri ilk kez günde Avusturalyalı bilim adamı tarafından ortaya atıldı. Aslında baktığımız da Madencilik Endüstrisi kendini şu anda test ediyor. Görünmeyen madenleri yaratmak insanları uzaklaştırmak. Şu rahatlıkla söyleyebilirim ki 40-50 yıl kömürü kullanmak zorundayız. Madencilik bugün için yüzde 2,5 oranından Güneş enerjisinden yararlanıyor. Uzay Madenciliğinin 2040 hedefi ise Helyum 3 Ay’da çok fazla üretmektir. Hidrojen geleceğin yakıtı olacak. Dünyamızda maden şirketleri mutlak şeffaf olmalıdır. Madenlerin sağlıklı yapılanma sürecinde ÇED sürecinde yolsuzluk ve yozlaşma ortadan kaldırılması. Toplumlar bu konuda devlete güvenecek Devlette bunu hak edecek. Madencilik olmazsa yaşam olmaz.” Dedi.
“DÜNYA VATANDAŞLIĞINA KENDİ ADADIM”
Profesör Saydam, panelin sonunda kendisine yöneltilen sorulara açıklıkla yanıt vererek; “27 yıldır
Yurt dışındayım bana ülkene dön birazda burada yararlı ol diyorsunuz. Fakat şunu söyleme gerekir ki milliyetçiliği bırakıp dünya vatandaşlığını daha doğru bulurum. Çünkü dünyadaki vatandaşlığa faydalı olmak onlar için üretmek beni daha çok mutlu kılıyor. Şu belirteyim Avusturalya’da kalıp Yüksek Maden mühendisliğine yükselen tek kişiyim. Diğer tarafını siz analiz edin. Avusturalya’da 500 madenciye ihtiyaç var. Ancak üniversitelerimiz de sadece 50 mezun verebiliyoruz. Yani ülkede her yıl 450 maden açığı devam ediyor. Maden mühendislerini dışarıdan getirtmek te o denli kolay olmuyor vizeye katılıyorlar. Ülkede okuldan mezun olan maden mühendisi yılda 140 bin dolar kazanıyor onu da Diş hekimleri 90 bin dolar ile takip ediyor.” Faruk Saydam ise oğlunun Manisa’ya gelip Dünya madenciliği ve gelecekteki madencilik konusundan seminer vermesinden dolayı büyük onur duyduğunu dile getirerek; “Serkan benim üç oğlumdan birisi. Oğlumun ikisi doktor. Her biriyle ayrı ayrı gurur ve onur duyuyorum. Hepsi Dünyadaki insanlığın daha rahat etmesi için kendileri o yöne verdiler. Saydam ailesinin soyadını onur ve gurur kattıkları için oğullarıma şükran borçluyum” dedi Türkiye’nin Avusturalya’daki tek maden profesörü Serkan Saydam önümüzdeki ayda Lüksemburk’ta seminer vereceği öğrenildi…