Türkiye Maden İşçileri Sendikası, bir süredir ülke gündeminde madencilik sektörüyle ilgili yanlış ve eksik bilgi paylaşımıyla verilen olumsuz haberler nedeniyle bir açıklama yaptı. Açıklamada, “Milli kaynaklarımızı kullanmamak, üretime sokmamak milli menfaatlerimize aykırıdır.” denildi.
Ülke kalkınmasının en önemli kalemlerinden biri olan madencilik sektörüne ilişkin algı operasyonlarının kimseye bir fayda sağlamayacağına yer verilen açıklamada şu ifadelere yer verildi, “Bir süredir ülke gündemimizde, özellikle medyada madencilik sektörüyle ilgili olumsuz haberler ve manipülasyonlar yapılmaktadır. Ülkemizin milli değerleri olan madenler üzerinden yanlış ve eksik bilgi aktarımıyla, duyarlı vatandaşların tepkilerini kontrol etme çabası güden bir kısım işgüzarlar, böyle bir polemik yaratma çabasıyla hem gündem değiştirme hem de bu konu üzerinden rant sağlama peşindedirler. Madenler sadece bizim ülkemizin değil, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin de en büyük gelir kaynağı ve milli servetleridir.
Maden ithalatında dışa bağımlılığımız gün geçtikçe artmaktadır. Maden ithalatına yıllık 25 milyar dolar ödenmektedir. Dünya piyasalarında maden ve metal fiyatları da sürekli yükselmektedir. Hal böyleyken milli servetlerimizi, ülke ve kamu yararı doğrultusunda üretime sokmak ve milli gelirimizi artırma zaruriyeti varken, bu tür spekülasyonlar ülkemizin ekonomisine ciddi zararlar vermektedir.
Madencilik faaliyetlerine karşı çıkanların hassasiyetini anlıyoruz. Aynı hassas duygularla hareket ediyoruz fakat, ulusal kaynaklarımızı yadsıyan yaklaşımları da asla kabul etmiyoruz.
Milli kaynaklarımızı kullanmamak, üretime sokmamak milli menfaatlerimize aykırıdır. Milyar ton rezervli yataklarımız varken, ithalata dayalı enerji ve maden politikaları bu alandaki açığımızı kapatmaz, kapatsa da bu sağlıklı bir yöntem olmaz.
Gelişmiş ülkeler, maden ve enerji ihtiyaçlarını kendi kaynaklarıyla tedarik etmekteyken, bizim kendi kaynaklarımızı kullanmamamız hangi mantıkla açıklanabilir.
Ülkemizde madencilikle ilgili kanunlar açık ve nettir. Projeler, maden kanununa, ÇED yönetmeliğine uygun olmadığı zaman zaten hayata geçirilmemektedir. Kendi insanına ve çevreye, dolayısıyla devletin istikbaline zarar getirecek bir proje, hiçbir yetkili kurumdan onay alamaz. Onaylanmış ve faaliyete geçmiş alanlar da sıkı denetimler altında, kanun ve kurallara uygun olarak ilerlemektedir.
Çevreye, bitki örtüsüne, ağaca olan duyarlılık son derece önemlidir ve öyle de olmalıdır, ama şu da iyi bilinmelidir ki, ülkemizin sahip olduğu orman alanların sadece yüzde 0,29‘u, yani yüzde bir bile olmayan bir oranla, geçici süre ile madencilik faaliyetlerine tahsis edilmektedir. Bu alanlar da daha sonra orman bakanlığı tarafından rehabilite edilmekte ve kesilen ağaç kadar fide dikilmektedir.
Bilim ve teknolojinin ilerlemesiyle, çevre sorunları minimize edilmiş, modern tekniklerle yapılan faaliyetler bu sorunları ortadan kaldırmıştır.
“Önce insan ve çevre” diyen bir anlayışla projelendirilen alanlar, istihdam yaratmanın ötesinde, ekonomiye kazandırılmış, kalkınmamızın başat rolünü üslenmiştir. İnsan sağlığını ve çevreyi hiçe sayan yaklaşımların ve projelerin elbette bizler de sonuna kadar karşısındayız ama diğer yandan bu duyarlılığı kendine ilke edinmiş, bütün yasal yükümlülüklerini yerine getirmiş, ülkesini ve katma değerini düşünen, alanında yetkin, son teknolojiyi takip eden ve uygulayan yatırımcıların ve üreticilerin de, milli çıkarlarımızı korumak adına desteklenmesinin yanında oluruz.
Eksik ve yanlış bilgilerle süslenmiş haberlere itibar ederek ortaya koyulan her türlü tepkinin, ülkemize ve milli ekonomi politikalarımıza zarardan başka bir şey getirmeyeceğinin farkına varmalıyız. Ülkemizin milli enerji politikalarını her zaman destekledik ve destekliyoruz. Herkesi de bu konuda duyarlı olmaya davet ediyoruz.”