Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, son yıllarda du¨s¸u¨k faiz ve krediye eris¸imin kolaylas¸masıyla birlikte hanehalkı borc¸luluk oranlarında hızlı bir artıs¸ yas¸andığını belirterek, “Ancak Tu¨rkiye’de hanehalkı borcunun GSYH’ye oranı yu¨zde 21 ile Avro Bo¨lgesi ortalaması olan yu¨zde 65’in u¨c¸te biri du¨zeyinde dahi degˆildir” dedi.Şimşek, Tbmm Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2014 yılı bütçesine ilişkin yaptığı sunumda bankacılık sektörünün aktif kalitesi, özkaynak yeterliliği, fonlama yapısı ve karlılığı bakımından güçlü ve sağlıklı yapısını koruduğunu söyledi. Son dönemde küresel gelişmelerden kaynaklı yaşanan olumsuzlukların bankacılık sektörünün güçlü yapısında bozulmalara neden olmadığını dile getiren Şimşek, “Sermaye yeterlilik oranı yasal sınır olan yüzde 8’in neredeyse 2 katı, yani yüzde 16 civarındadır. Takipteki kredilerin toplam krediler içindeki payı ise yüzde 2,8 ile oldukça düşük bir oranda seyretmektedir” diye konuştu. “Hanehalkı borcu düşük” Son yıllarda düşük faiz ve krediye erişimin kolaylaşması ile birlikte hanehalkı borçluluk oranlarında hızlı bir artış yaşandığını kaydeden Şimşek, buna karşın Türkiye’de hanehalkı borcunun Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYH) oranının yüzde 21 ile Avro Bölgesi ortalaması olan yüzde 65’in 3’te 1’i düzeyinde dahi olmadığını ifade etti. Şimşek, buna rağmen hanehalkının borç artış hızını makul düzeylere çekmek için ihtiyati tedbirler uyguladıklarını bilrdirdi. “Özel sektör borcunun yüzde 60’ı orta ve uzun vadeli” Özel sektörün dış borcunun son yıllarda ciddi bir artış göstediğine ve 2013 yılının ikinci çeyreği itibarıyla 252,4 milyar dolara ulaştığına işaret eden Şimşek, bu borcun neredeyse yüzde 60’ının orta ve uzun vadeye yayıldığını kaydetti. Bakan Şimşek, reel sektörün toplam borcunun GSYH’ye oranının da yüzde 42,5 ile yüzde 47 olan Avrupa ortalamasının altında olduğunu ifade etti. “Cari açık yönetilebilir seviyelere geriledi” Şimşek, 2010-2011 döneminde iç talepteki aşırı genişleme, zayıf dış talep ve artan petrol fiyatları sebebiyle cari açığın oldukça yüksek seviyelere çıktığını belirterek, geçen yıl uyguladıkları tedbirlerle cari açığın yönetilebilir seviyelere gerilediğine dikkati çekti.”Küresel ekonomideki riskleri göz önünde bulundurduğumuzda makro-finansal istikrarı korumak için cari açığı kontrol edilebilir seviyelerde tutmamız gerekmektedir” diyen Şimşek, “Bu çerçevede, geçen yılki yeniden dengelenme politikamızın ne kadar yerinde ve doğru bir politika olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Bu yıl küresel ekonomideki zayıf büyüme nedeniyle ihracatta yaşanan durgunluk ve iç talepteki canlanmaya rağmen cari açıkta kayda değer bir bozulma yaşanmamıştır” ifadelerini kullandı.Geçen yıl yüzde 6,1 olarak gerçekleşen cari açığın GSYH’ye oranının bu yıl yüzde 7,1’e yükseleceğini tahmin ettiklerini vurgulayan Şimşek, buna karşın net altın ticareti hariç bu oranın yüzde 6,1 seviyesinde kalacağını dile getirdi. -AB’deki krizin ihracata etkisi Ortadoğu’daki siyasi çalkantılar, göreceli olarak yüksek seyreden petrol fiyatları ile Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olan AB’deki zayıf iç talebin dış ticaret dengelerine olumsuz yansıdığına dikkati çeken Şimşek, “AB’deki borç krizinden kaynaklanan talep düşüşünün ihracat üzerinde yarattığı olumsuz etki ürün ve pazar çeşitlendirmesi çalışmaları sayesinde önemli ölçüde giderilmiştir” diye konuştu. Ayrıca uygulamakta oldukları rezerv biriktirme politikalarıyla 2002 yılında 28,1 milyar dolar olan toplam rezervlerin 4 Ekim 2013 tarihi itibarıyla 129,3 milyar dolara yükseldiğini belirten Şimşek, cari açığın yaklaşık yüzde 20,4’ünün küresel doğrudan yatırım ile net hata ve noksan gibi borç yaratmayan kaynaklarla finanse edildiğini söyledi.Son yıllarda portföy yatırımlarının finansman içindeki payının yüzde 52,2’ye yükseldiğini de vurgulayan Şimşek, “Bu nedenle Türkiye’nin daha kalıcı ve uzun vadeli kaynak çekmesi için ülkemizde yatırım ortamının iyileştirilmesine ilişkin çalışmalarımızı hızlandırıyoruz” dedi. – Ankara